Hayatı
Bediüzzaman: İzzet-i Diniye
Said Nursi komutanın karşısında dininin kendisine neleri emrettiğini anlatır ve şöyle der:
Ben bir Müslüman alimim, kalbimde iman taşıyorum, inançlı bir kimse ise inançsız birine göre daha üstündür. Eğer ben size hürmeten ayağa kalksam inancıma hürmetsizlik etmiş olurum. İşte bu yüzden siz girince ayağa kalkmadım.
Rus komutan esirin sözlerini dinledikten sonra şöyle der:
Bu adam inançsız olduğumu söyleyerek bana, askerlerime, halkıma ve çara hakaret etti. Derhal askeri bir mahkeme kurularak sorguya alınsın.
Bu emir üzerine hemen askeri mahkeme kurulur. Çarın dayısı olan generalin emrini yerine getirmek için kamp komutanları işe koyulur. Kampta esir olan Türk, Alman ve Avusturyalı subaylar Bediüzzaman hakkında endişelendikleri için ona şöyle söylerler:
Başkomutan’a söylediklerinin ve sana yöneltilen suçlamanın farkında mısın? Askerlere, çara ve başkomutana hakaret defalarca idam edilmeye yeter. En doğrusu sen askeri mahkeme heyeti karşısında özür dile ve af iste.
Nursi:
Ben ahirete gitmeyi, Allah ve Resulüne kavuşmayı istiyorum. Ahirete geçiş iznini ne kadar istesem de imânıma aykırı bir şey yapamam.
Kurulan mahkeme Nursi’nin idâmına hükmeder. Rus komutanların emrinde bir gurup asker onu idam meydanına götürmek için geldiklerinde Nursi kalkıp abdest alır ve namazını kılar. Nursi’yi gözetleyen Başkomutan Nikola Nikolaviç namazın bitiminde şöyle der:
Senden özür diliyorum. Şimdi anlıyorum ki bu yaptığın bana hakaret olsun diye değil, inancının gereğini yerine getirmekmiş. Mahkeme kararını kaldırıyor ve seni affediyorum. Cesaretinden dolayı seni tebrik ediyor ve tekrar özür diliyorum.
Hiç kimse Rus komutanın kalbinden neler geçtiğini bilmiyordu. Allah komutanın kalbini Nursi’nin cesaretinin etkisine soktu. Kalpler Allah’ın Rahmet avuçları arasındadır.
Ahmed Behçet
El-Ehram Gazetesi Başyazarı
26.12.1998/07 Ramazan 1419