Sorularla Risale-i Nur
Risale-i Nur’un menbaı, me’hazi nedir? Arzî midir, semâvî midir? Nerelerden ve kimlerden beslenir?
Risale-i Nur’un me’hazi, menba ı Kur’ân-ı Azimüşşandır. Rehberi Peygamber-i Zîşan Hz. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmdır. Çizgisi, ehl-i sünnet ve’l-cemaatin cadde-i kübrasıdır. Cemiyeti ayakta tutan, insanları birbirleriyle pekiştiren kuvvetler içerisinde hiçbir kuvvet din kuvveti kadar müessir olamaz ve dinî kuvvetin yerini tutamaz. Vicdanın tâ derinliklerine kadar inmek, kalp ve ruhları hakikatlere raptetmek, hissiyat-ı insaniyeti aşk ve şevk ile uyandırmak için me’hazin kudsî olması lâzım ve elzemdir. Kuvvetler kutsileşmedikçe ve kudsiyet umumiyet ve külliyet kesbetmedikçe, tesir cılız ve sönük kalır. Me’haz kudsî olursa, tesir köklü, derin, küllî ve dâimî olur. Bu hakikati Bediüzzaman şu cümleler ile ifade eder “Me’hazin kutsiyeti çok bürhanlar kuvvetinde te’sirat gösteriyor; onun ile ahkâmı umuma kabul ettiriyor.”
İşte Risale-i Nur, Kur’ân’ın kutsiyetinden telemmü eder, o kutsiyeti terennüm eder. Bediüzzaman şöyle der:
“Elde Kur’ân Bibi bir mucize-i bâki varken, başka bürhan aramak aklıma zâit görünür.”
“Elde Kur’ân gibi bir bürhan-ı hakikat varken münkirleri ilzam için gönlüme sıklet mi gelir?”
Risale-i Nur’un insanın iç ikliminde yaptığı etki nedir? Bu etki sathî ve şeklî midir, yoksa hayattar, dinamik ve derunî midir?
Risale-i Nur insanın iç mimarîsini esas alır, onun nakşına yönelir. Etkisi derin, hayattar ve köklüdür, ruhu şekillendirir, düşünce ufkunu açar, akıl ve kalbin imtizacını sağlar. Onun etkisi, insanı en büyük ve en mükemme1 bir değişime hatırlamaktır. Risale-i Nur, insanın iç iklimine rıza-i İlâhî, ihlâs, hasbîlik, saffet ve samimiyet gibi hissiyatları yerleştirir. Batı dünyası, Garb medeniyeti bu hisleri bilmez, bu kavramları tanımaz. Çünkü bunlar imânî, amelî, vicdânî ve hâlîdir. Kavlî ve lisanî değil. Bunlar para ve maddenin içinde aranmaz, şan ve debdebenin içinde bulunmaz.
Risale-i Nur’un etkisi, hayat ve ameldedir. Davranışlarda görünür, simada okunur.
Risale-i Nur un içtima î bünyenin tesis ve tekmiline kuvvet verebilecek temel değerleri nelerdir? Sosyal yapı ve beşerî ilişkiler açısından belirlediği esasları, hedefleri var mıdır? İçtima î hayatta istikamet, müsbet hareket, sükûn ve huzuru mu esas alır, yoksa gayesi kin, kan ve intikam mıdır?
Risale-i Nur, içtima î bünyenin sıhhat ve istikametine fevkalâde önem verir. İçtima i sükûn ve istirahat-ı umumiyenin tesisine çalışır. Yıkıcı; dağıtıcı, parlayıcı ve parçalayıcı hareketlere aslâ itibar etmez. Müsbet hareketi bir vazife olarak görür, bir şiâr bilir. Menfî hareketlere müsaade etmez. Cemiyet bünyesinde muhabbet ve kardeşliği pekiştirir. İttihat, imtizaç ve ittifakın lüzumunu ortaya koyar. Dinimizdeki kardeşlik ruhunu söndüren Müslümanlar arasındaki muhabbeti, samimiyeti parçalayan hareketleri; yani kabilecilik, aşiretçilik, kavmiyetçilik, unsuriyetçilik menfi i milliyetçilik gibi his ve fikirleri katiyyetle red ve tard eder.
Risale-i Nur, içtima î bünyede istinat noktası olarak hakkı kabul eder. Hakkın hatırının âli kılındığı bir cemiyette zorba mecal bulamaz, kaba kuvvet tahakküm edemez. Hakkın adaletle dağıtıldığı, hakikatin incitilmediği bir cemiyette ittifak hayat bulur.
Risale-i Nur’un içtima î bünyedeki hedef ve gayesi, rıza-i İlâhî ve fazilettir. Fazilet yerine madde ve menfaatin, alkış ve gösterişin sergilendiği bir cemiyette bütün ilişkiler dalkavukluk ve riyakârlık esasları üzerine kurulur, hakikî muhabbet ve tesanüt tesis edilemez.
Risale-i Nur’u, içtima î hayatta teavün (yardımlaşma) düsturunu esas kabul eder. Fakirin, âcizin, garibin, muhtaç ve kimsesizin, yetim ve sahipsizin imdadına koşar. Boğuşmaya, çarpışmaya, kin ve kana müsaade etmez. İçtima î hastalıkları bilim ve şefkatle tedaviye çalışır.
Risale-i Nur eğitici, öğretici, ufuk açıcı ve yol gösterici midir; yoksa slogan üretici, avutucu, his ve hevayı tahrik edici midir?
Risale-i Nur’un mesleği okuma mihveri üzerine kurulmuştur. Amacı, muhataplarını hakikat ve marifet ile eğitmek, okutarak onlara şahsiyet kazandırmaktır. Risale-i Nur’un mütalâası lezizdir. Metodu ikna edicidir. Meseleleri mantık ve muhakeme esaslarıyla ele alır, delil ve bürhanlarıyla yoğurur. Aklın istifadesi yanında kalb, ruh, sır gibi diğer latifelerin de hissesini verir; keyfiyeti yüksek, ufku geniş, hamiyeti büyük dâvâ ve ideal elemanları yetiştirmeyi gaye edinir.
Risale-i Nur’un eğitim ile ilgili şu açıklayacağımız metodu kanaatimizce eğitim müesseselerini ve pedagoglar tarafından incelenmelidir. Bediüzzaman, “Bâtılı tasvir, sâfi zihinleri idlâl eder (dalâlete götürür)” demektedir. Bu sebeple Risale-i Nur’un eğitim tarzı, bâtılı anlatmadan müsbeti vermek, yara açmadan tedavi etmektir. Çünkü fena şeylerle meşgul olmak kalb ve ruhta menfî iz bırakır, saf zihinleri bulandırabilir. Risale-i Nur sloganlar ve menfi fikirler yerine, kalb ve gönüllere nuru yerleştirerek zulmeti izale ediyor; iyiyi öğreterek fenayı fark ve tefrik ettiriyor; hakikati ders vermekle bâtıldan kurtarıyor.