Cenab-ı Allah, mahlûkatın lisânı ile buyurduğu gibi: “İnsan iki kere ölür, iki kere dirilir.” (Rabbimiz, bizi iki kere öldürdün iki kere dirilttin.) okumaya devam et
Said Nursi Birinci Dünya Savaşı’na katıldı. İleri savunma hattında, sürekli ateş altında, atının üzerinde bir ileri bir geri hareket ediyordu. okumaya devam et
Bediüzzaman’ın istibdat konusunda açık görüşü vardı. O şöyle diyordu: İstibdat bir tahakkümdür. Kanunsuz muameledir. Kuvvete dayanır, her fenalığa açılan kapıdır. Başka görüşlere yer okumaya devam et
Bediüzzaman’ın hayatı, ölüm tehlikeleriyle karşılaşacak derecede cesaret örnekleriyle doludur. Bunun yanında, komik denilebilecek hadiseler de yaşamıştır. Hükümet, anlaşılmaz bir biçimde onunla uğraşmıştır. okumaya devam et
Adnan Menderes Emirdağ’a geldiği zaman Mahmud amcam, Ceylan Ağabey ve ben karşılamaya gitmiştik. Bizim arabamız Menderes’in arabasının hemen arkasındaydı. Yanımıza bayrak da almıştık. okumaya devam et
Said Nursi gençliğinde de olgunluk döneminde de hareket adamı olmaktan geri durmadı. Geçirdiği yetişme döneminden geriye kalanlar derinlemesine tahkikleri ve Risale-i Nur Külliyatı idi. okumaya devam et
Said Nursi, hakikat yolunda ilerlerken hallerden ve makamlardan geçen bir sufi değildi. O bütün bunların üstünde İslama hizmet eden, asrımızın etkili ve ıslahatçı bir mücahidiydi. okumaya devam et