Kur’ân-ı Kerim insanı yalnızca “varlık” olması yönünden (ontolojik olarak) değerlendirmeyip, insanın varoluş amacını da ortaya koymuştur. İnsanın özgür irade sahibi olması ve ziakıl (akıl sahibi) olarak yaratılması, keep reading
Duyular, akıl ve sezgi (vahiy ve ilham) başlıca bilgi kaynaklarımızdır. İnsan, bunlarla gerçeğe ulaşmaya çalışır. Duyular bizi dış aleme muhatap eder. Meselâ, gözümüzle renkler alemine, kulağımızla sesler alemine açılırız. Aklımız, duyularla bize gelen intibaları değerlendirir, bunlardan hareketle bazı sonuçlara ulaşmaya çalışır. keep reading
İnsan yaratıldığı zaman, her şeyi hazır buldu. Nefes alması için hava, yemesi için çeşitli gıdalar, ısınması için ateş, içmesi ve temizlenmesi için su; her şey hazırdı. Vücudunun ihtiyacı olup da yeryüzünde olmayan hiçbir şey yoktu; ya da, isteme arzusu duyup da isteyebileceği her şey o gelmeden önce yeryüzünde hazırlanmıştı. keep reading
İslam’ın temel bir ilkesi olan Tevhid’in kelime anlamı; birleme, bir Allah’tan başka ilah olmadığına inanmadır. Tevhid hem tümüyle kendinden başka şeyleri dışlayan, hem de onları ihtiva eden kavramdır. Allah mutlak kadirdir, her zaman ve her yerde hazırdır. keep reading
“Bir zaman bir sultan varmış.” diye başlayan muhteşem hikaye… Alemde dönen işlerin maksadını, bu maksatlar gerisindeki akıl almaz bilmeceyi ve insanın yaratılış sebebinin gerisindeki muammayı anlatıyor: “Her cemâl ve kemâl sahibi, kendi cemâl ve kemâlini görmek ve göstermek istemesi sırrı. keep reading
Ehl-i Sünnet, Hz. Muhammed’i (aleyhissalatu vesselâm) risaletine iman etmiş olarak görüp aynı imanla ölen kimseye Sahabe der.1 Bu görüşme kısa da olsa fark etmez. keep reading