“Bu yaranın merhemi şudur ki: Tahayyül-ü küfür, küfür olmadığı gibi, tevehhüm-ü küfür dahi, küfür değildir. Tasavvur-u dalâlet, dalâlet olmadığı gibi, tefekkür-ü dalâlet dahi, dalâlet değildir. keep reading
Mesâil-i imâniyede şüphe suretinde gelen vesvesedir. Biçare vesveseli adam, bazan tahayyülü taakkul ile iltibas eder. Yani, hayale gelen bir şüpheyi, akla girmiş bir şüphe tevehhüm edip, itikadına halel gelmiş zanneder. Hem bazan tevehhüm ettiği bir şüpheyi, keep reading
İstenmeyen ve rahatsızlık veren alışkanlıklardan kurtulmanın en etkin yolu bu alışkanlıkları terk etmekten çok olumlu bir yöne kanalize etmektir. İnatçılığınızı mânevi hizmetlerde sebat şeklinde, kıskançlığınızı olumlu yönde bir rekabet ve iyilikte yarış şeklinde, keep reading
“Birinci merhem: Bu gibi vesvese, ehl-i İtizâle lâyıktır. Çünkü, onlar derler: ‘Medâr-ı teklif olan ef’âl ve eşya, kendi zâtında, âhiret itibâriyle ya hüsnü var, sonra o hüsne binâen emredilmiş veya kubhu var, sonra ona binâen nehyedilmiş. keep reading
Tedâi-yi efkâr, galiben, ihtiyarsızdır. Onda mesuliyet yoktur. Hem, tedâide mücâveret var, temas ve ihtilat yoktur. Onun için, efkârın keyfiyetleri, birbirine sirâyet etmez, birbirine zarar vermez. keep reading
“Senin başın, böyle bir tedâi-yi efkâra mübtelâ ise, sakın telaş etme; belki, intibâha geldiği anda dön. ‘Aman ne kusur ettim,’ deyip, tetkikle meşgul olup durma; tâ o zayıf münâsebet, senin dikkatinle kuvvet peydâ etmesin. Zîrâ teessür gösterdikçe, keep reading
“Üçüncü Vecih: Budur ki: Eşya mâbeynlerinde, bâzı münâsebât-ı hafiye bulunur. Hattâ, hiç ümit etmediğin şeyler içinde, münâsebet ipleri bulunur. Ya bizzat bulunur veya senin hayalin, meşgul olduğu san’ata göre o ipleri yapmış, onları birbiriyle bağlamış. keep reading
Dinle ey bîçare! Nasıl ki, senin namazın edeb-i nezîhânesinin vesîlesi olan zâhirî taharete, batnının bâtınındaki necâset ona tesir etmez ve bozmaz; öyle de, keep reading
“Hem bununla beraber, o çirkin sözler, senin kalbin sözleri değil. Çünkü, senin kalbin, ondan müteessir ve müteessiftir. Belki, kalbe yakın olan lümme-i şeytânîden geliyor. Vesvesenin zararı, tevehhüm-ü zarardır; yani onu zararlı tevehhüm etmekle, kalben mutazarrır olmaktır. keep reading
“Bak, ey biçare vesveseli adam! Telaş etme. Çünkü, senin hatırına gelen, şetm değil, belki tahayyüldür. Tahayyül-ü küfür, küfür olmadığı gibi, tahayyül-ü şetm dahi, keep reading